Cumartesi, Ekim 31

SOKAK LAMBALARI


İnsanın anlam veremediği şeyler vardır ya da adına tonla anlam yüklediğin şeyler... Hayatın sürekliliğinde pek önemli rolleri üstlenmiş duygular değillerdir. Her an karşılaşsan da kmi zaman umursamazsın, kimi zamansa beyninin en elzem yerine koyarsın, büyütürsün, onunla yaşarsın.


Karanlık, yağmurlu daha doğrusu; hüzünlü bir sabaha uyanırsın bir gün; nasıl da kasvetli değil mi?.. İşte öyle bir sabah, yamur yağıyor. Odamın caddeye bakan penceresinden dışarıya bakıyorum. Sabah olmasına rağmen aydınlık değil gün. Sokak lambaları yanıyor hala. Sarı ışıklarını gösteriyor bakanlara, yol boyunca. Neden hala yanıyor peki? Tabi ki yağmurla daralan görüş alanını büyütmek için; kazaları önlemek için... İlk başta anlamsız gelebilir; zaten bana da anlamsız geldi; bu saatte sokak lambalarının hala yanıyor olması. Ama herşeyde olduğu gibi ilk önce gözler alışıyor her sıradışılığa.


Omzuma hırkamı atıp dışarı çıktım. Her ne kadar kasvet dolu, yağmurlu bir gün olsa da sıcaktı; ilkbahar sabahı. Bazen her şeyden haz duyuyor ya insan, kuş cıvıltısı, ayağına dolanan beyaz bir kedi ya da yağmurun sesi... Sokak lambalarının ışığıyla parlayan yağmur damlaları; sanki birer yıldız parçası. Karanlık, yağmurlu, güzel bir gün... Her birine eş yaptığın lambalar yanıyor; hayatın sosuzluğunda... Uzaktan gelen sesler ve seni bulunduğun dünyadan alıp götüren rüzgar.


Bugün güzel, hem de çok güzel... Aklımda yapmam gereken birikmiş işleri düşünüyorum. Bugün bir şeyden daha vazgeçtim ben; gülmekten... Yola çıkarken yanıma aldığım hırkayla, dilime dolanan şarkıyla, sahip olduğum herşey için şükürle ve kaybettiklerimin hüznüyle yürüyorum. Yürüyorum tek başıma, yürüyorum, yağmurlu, karanlık bir sabahı aydınlatan, sokak lambalarının altında.


Erol KARA
30.10.2009 Cuma
00.21


Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder