Çarşamba, Mayıs 25

Hayatta her söylenene inanmamak gerekirmiş, 'adam gibi söz' demek için sözü söyleyenin de adam olması gerekirmiş ;)

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Çarşamba, Mayıs 18

Örövizyonlaştırılmış beyinler


Allah'ım, kendimce bi'şeyler yazmayalı ne yazsam ne yazsam diyordum; önümdeki bir kaç doneyi bi kenara atıp Eurovision'un bu yıl finalinde olmayışımız konusunda bişeyler yazmaya karar kıldım.

Abi millet herşeyi iyi görüyo ya mal mısınız hala şu yarışmayı ciddi buluyorsunuz? İçinden çıkan bi'kaç güzel şarkı olur onu dinlersiniz tamam da, ülkelerin neye neden oy verdikleri belli. Ki bazı ülkeler de oy artırmak için cillop gibi erkekleri aday diye gönderiyor. Az demediler Eurovision için gay eğlencesi diye.

Şimdi finalde yokuz diye, bar bar bağıranlar var, yine vatan millet meselemiz oldu şu İbrahim Şahin ağzıyla 'örövizyon' .

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Salı, Mayıs 17

Justin Bieber de bi'yerde ergen


Ne desem, derdimi kime anlatsam bilemiyorum. Gördükçe de şekil açısından orantısızlıklar meydana getiren bir dönemi; ergenlik dönemine dem vuruyorum.

Kimse yok demesin o müzmin farklılıklar herkes de oldu. Asıl önemli olanı cinsellik tabi. Öyle ki normal bir insanın mantığı ve duyguları arasında çekişme yaşanırken o dönemde mantık ve kalbin yanına "ben de burdayım" diye beliren bir üçlemenin birincisi de ekleniyor.

Justin'ın geçenlerde katıldığı bir TV programında, Selana Gomez'in hayalini kurması ekranlara bu şekilde yansıdı. Büyümüş de küçülmüş bir nevi.. :D

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Çarşamba, Mayıs 11


Her eşyanın bir fiyatı, her insanın bir değeri vardr. Fiyatı olmayan eşyaya 'çöp', değeri olmayan insana 'giderken kapıyı ört' denir. :) [A]

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Pazartesi, Mayıs 9


Hayatına yeni sayfa açmak kolay ya defterin sayfaları biterse ??

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Pazar, Mart 6

Bloguma Dokunma Hayallerine ...ma


Hey millet, açıkça yazamıyorum üç noktaya en münasip, en müsait hatta en müstesna fiili siz yerleştirebilirsiniz. Bildiğiniz üzere; yaklaşık bir haftadır Digiturk'ün 'hayallerine dokun' sloganlı reklamları dönerken yine Digiturk'un mahkemeye açtığı dava sonucu tüm bloglara erişim yasağı getirildi ve haklı olan hayal sahibi blog yazarları da hayallerine dokundurmayarak 'Bloguma Dokunma' kampanyasını başlattılar. Hal böyleyken kampanyaya katılım daha ilk dakikalarda yüzlerce kişiyi bünyesinde topladı.

Digiturk CEO'su da katıldığı bir TV programında bloggerlara seslendi: "Biz de onların düştüğü mağduriyetten son derece üzüntülüyüz; fakat konunun bizimle bir ilgisi yok. Kendilerinin reaksiyon göstermesi gereken yer Google’ın kendisidir." dedi.

Demek bu kadar kolay, iyi de o sayfalar hala Blogspot veri tabanında mevcut, en basitinden DNS ayarlarını değiştiren bir kişi yine erişebilir. Ki internetle az haşır neşir olan biri bunu nasıl yapacağını da bilir. Her yönüyle bir internet sayfası gibi işleyen bloglarda sadece illegal içerik yayınlayan bloglar için dava açılabilir ve Digiturk'te hem bu kadar tepkiyle karşılaşmamış olur hem de yayınlarının yasal olmayan yollardan yayınlanmasını engellenmiş olur.

Sanırım kolaya kaçılmış bu konuda. İçeriği her ne olursa olsun sırf bir video için yıllarca Youtube yasaklı kalmamış mıydı ülkemizde? Üstelik videoyu tüm dünya görebilirken direkt olarak Türkiye'den erişim yasaklanmıştı yine. Dolaylı yoldan yine erişildi Youtube'a, hatta o dönemlerde; Başbakan da yasaklı Youtube'a bir şekilde girebildiğini söylememiş miydi?

Digiturk hayallerine dokun derken neden yüzbinlerce blog yazarının hayallerine dokunuyor ki, dokunmayı bizim yapmamız isteniyor sloganda; Digiturk dokunmasın hiç bir şeye.. :) Bu yasak da yakında kalkar büyük ihtimalle. Google illegal yayın yapan blogları silmeye başlamış. Bakalım ne olacak...

Bu arada benim de 'Bloguma Dokunma' kampanyası için hazırladığım bir fotoğraf var bunu paylaşayım bari...


Hayallere devam... ;)

Bunlar da Bloguma Dokunma bağlantıları...
Youtube , Facebook , Twitter , Tumblr , Elektronik posta

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Pazartesi, Şubat 28

Asıl olan..


İnsan, gülmek kolayken
Zor olan ağlamayı seçer bazen.
Ama belli etmez kimseye,
Söylemez canının yandığını.
Her yaptığı doğru olmadığı gibi
Karşısına her çıkan da doğru değildir.
Ve doğruyu arayan beyne karşı duran
İlk kalp olur her seferinde.
Gidişler gözü kapalı devam eder alışılmış yolda,
Dönüşler daha sancılı olur düşüncelerde.
Asıl olan sarılmak sıkıca
Ve asla yalan söylemeyeni dinlemek
Yani gözleri dinlemek gerek sessizce.
Anlatılmak istenen onca şeyi karşılamayan kelimeler yerine
Saatlerce bakışmak...

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Cumartesi, Şubat 19

Ben de Bir Öküz/İneği Sevdim


Benim sevdiğim öküz/ineklerim damızlık boğa mahiyetindelerdi. Sadece kişisel arzularını doyuma ulaştırmak için arayıp sorarlardı. Mesela şimdi yalnız ya hemen mesaj gönderir 'ben yalnızım tatlım napıyorsoon...' gibi mesajlar işte...

Öküz/ineklerimi burda açıklamak ne denli doğru bir davanış olur bilmiyorum..

İlk öküz/ineğim daha şanslıydı tabi bi' okadar bende şanslıydım. Yani diğeri şanssızdı bu kadar söyleyeyim.

Bu açıklamalarımla da bayağı öküz/ineğisever olduğum anlaşılıyor...

Sevgilerle..

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Çarşamba, Ocak 26

Siyahlık, saflık..


Soğukluk siyah bulutlardan anlaşılıyordu, o yağmurun gözyaşımdan farkı yoktu, ikisi de yerçekimi oranınca hızlı akıyordu, ikisi de saftı, ikisi de koruyucu.. Gözlerim de bulutlar kadar siyahtı, tek fark biri parlak diğeri mat bir siyahlıktı..


...

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Cumartesi, Ocak 22

'Panda Dükkan' da neler yok ki

Günler ayları, aylar da yılları kovalamaktan bir hayli sıkılmış son zamanlarda ve haliyle geri dönüşü imkan dahilinde olmayacak hasarlar da meydana geldi bu kovalamacada. İnsanlar da ortak oluyorlar; ama nereye kadar bu böyle sürecek? Cevap vereyim; ya tamamen tükenene kadar; ya da aklımızdaki bilinçsiz tüketim anlayışını tüketene kadar..

Derken gözüme birşey çarptı Panda Dükkan diye. Kimin bu dükkan derseniz çevreye duyarlı herkesin dükkanı! Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye ve Troy'un ortak çalışması sonucu kurulmuş. Niçin mi tabi ki sevdiklerinize doğadan ve doğa için güzel bir hediye vermeniz için.




Neler mi var bu dükkanda, neler yok ki! Bir kaçını sayayım sizler için...

Bidegrable PLA (içerisinde petrol olmayan, tamamı doğal bitkilerden elde edilen plastik türü) plastikten ve geri dönüştürülmüş kağıttan üretilen kalemler,


kraft kağıtlarla yapılan ofis araçları,


ömrünü tamamlamış ağaçlardan flash diskler,


organik pamuktan üretilen t-shirtler,


suyla çalışan masa saatleri evet evet doğru duydunuz gerçekten suyla çalışıyor.



Ayrıca daha nicesi Panda Dükkan'da yer alıyor. Üstelik ömrünü tamamlayan ağaçlardan üretilen ürünler orijinal kokusunu da üzerinde barındırıyor..

Ürün kataloğuna troy.com.tr 'den ulaşabileceğiniz Panda Dükkan İstanbul Bostancı'da doğa dostu müşterilerini bekliyor..

PandaDukkan.org.tr
Ali Nihat Tarlan Cad. Değirmen Yolu Sk. Sefer Demirel İş MerkeziNo : 10/2 Bostancı – İstanbul



...

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Çarşamba, Ocak 12

Kara bir gün içindi hazırlanan herşey. Sanki sonun sonun bir provası, yokoluşun nedensiz bekleyişi gibi.. Kara siyahtan daha koyu, griden daha fazla baş döndürücü! Anlayabilmesi zor olduğu kadar anlatabilmek de kolay değildi onu.sonun

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Salı, Ocak 11

ımm aslında şey demek istedim.. :)


Öhm, sanırım ogünden bugüne ımm şey yani aslında birşeyler.. Galiba şunu demek istiyorum, ımm havadaki bulutlar beyazdır. Ama bazen yağmur yağması için birbirine çarparlar, yani şey korkuturlar beni. Bulutlar çirkindir o zaman hıhı aynen çok çirkindir, korkunçtur yağmur yağarken bulutlar. Imm hep, hep yağmuru daha güzel göstermek içindir bulutların kendilerini çirkinleştirmesi, bunu da biliyorum hıhı evet biliyorum. Yağmur daha güzel o zaman evet, yağmur kadar güzelini aradım hep zaten ben.. Yok ama yok hiç onun kadar saf temiz kimse; insan değil de obje olarak da yok o kadar saf ..



Olsun olmasın, olanlar var şey kadar, :$ şey yani kalbim kadar :+ :$ olsun kalp küçüktür gerçekten küçük, büyümez ama. Dünyaları alabilir bak bunu biliyorum ben.. Kırmızı mı dersen bilmem ki benim ki mor, kırmızı olsa daha çok kırılırdı herşeye.. Mor olduğu için farketmiyorlar bile, hehe..



Öhm ımm bi de başka bişey var; gazetelerin hep renksiz sayfalarını okurum ben, üstelik sabah gazete okumam ben, şey yani görsem belki okurum ama aklıma gelmez zaten. Gece okurum, gece hem de yatağımın yanındaki minik ampüllü abajurla okurum gazeteyi ben.. O abajurumu çok severim, çocukluktan kalan bir nesne, şey galiba tek nesne.. O abajur benle yaşıt, şey aslında ben 3 yaşındaymışım bana alındığında yani benden üç yaş küçük o.. Kardeşim benim o, şey yani benim hiç kardeşim olmadı aslında ondan başka.. şimdi böyle göründüğüme bakmayın, ben büyüdüm :).. 



Biliyor musunuz, pardon ya nerden bileceksiniz, onun rengi de mor; tıpkı kalbim gibi benim.. Şey ımm güneş gibi parlak olmak istiyor ama gücü yetmiyor gibi gelir bana hep.. Sabah kucağımda buruşmuş gazeteyle uyanırım hep hehe. Mor ışıklı abajur da hala yanıyor.. Imm aslında yandığını anlayamazsın çünkü güneş penceremden içeri vurduğu için abajurun ışığını bastırıyor. Sabah eğer solumdan kalkarsam abajurumun o halini gördüğüm için üzgün başlarım.. Şey ama genelde sağdan kaltığım için mutlu uyanırım sabah genelde, farketmem abajurun açık kaldığını, görünmez ki zaten.. Sabah çıktığım odama gece uyumak için dönerim sadece, abajurumdan mor ışık odamı kaplar hafiften, abajurumun üstündeki bulut figürü duvara yansır simsiyah bi gölge şeklinde, en çirkin bulut bu sanki, şey hep yağmuru hatırlatıyor bu gölge bana.. Ama yanında başka bi bulut yokki olsa birbiryle çarpışırlardı gök gürler yağmur yağardı hehe.. Gazete yatağımın içinde zaten, sabah öyle bırakmıştım çünkü, yine okuyacağım için atmadım çöpe..



Şeyy hıhı evet, aynı gazeteyi okuyorum ben.. Ama aynı yeri değil. Çünkü anlatılan bütün herşeyde tüm harfler kullanılıyor zaten, ben de anlattığım herşeyde bütün harfleri kullanırım.. Anlamsız da olsa yeni kelimelerim var benim, hepsini mor renkli kalemimle odamın beyaz duvarına yazarım. Unutmam ki, unutmam zaten.. Unutursam duvara bakarım, ilk başta anlamsız gelir hep öyle geliyor ama anlam yüklerim hemen ona :) ..



Benim için önemli olan kelimelerin şekli değil ki şeyy benim için önemli olan yani, aslında hangi anlamda olduğudur.. Mesela ımm şüb nedir dersen şüb dikenli kırmızı bi toptur :) ya da rşkeri ne dersen kırmızı beyaz renkte hiç bitmeyen bi çubuk şekerdir :) ..



Rüyalarım benim mordur, ımm aslında beyaz da vardır açık yeşil de ama en çok mordur..Yani aslında şeyy...



şizofrenik öyküler 1

devamı belki gelir..

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed