Çarşamba, Ocak 26

Siyahlık, saflık..


Soğukluk siyah bulutlardan anlaşılıyordu, o yağmurun gözyaşımdan farkı yoktu, ikisi de yerçekimi oranınca hızlı akıyordu, ikisi de saftı, ikisi de koruyucu.. Gözlerim de bulutlar kadar siyahtı, tek fark biri parlak diğeri mat bir siyahlıktı..


...

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Cumartesi, Ocak 22

'Panda Dükkan' da neler yok ki

Günler ayları, aylar da yılları kovalamaktan bir hayli sıkılmış son zamanlarda ve haliyle geri dönüşü imkan dahilinde olmayacak hasarlar da meydana geldi bu kovalamacada. İnsanlar da ortak oluyorlar; ama nereye kadar bu böyle sürecek? Cevap vereyim; ya tamamen tükenene kadar; ya da aklımızdaki bilinçsiz tüketim anlayışını tüketene kadar..

Derken gözüme birşey çarptı Panda Dükkan diye. Kimin bu dükkan derseniz çevreye duyarlı herkesin dükkanı! Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye ve Troy'un ortak çalışması sonucu kurulmuş. Niçin mi tabi ki sevdiklerinize doğadan ve doğa için güzel bir hediye vermeniz için.




Neler mi var bu dükkanda, neler yok ki! Bir kaçını sayayım sizler için...

Bidegrable PLA (içerisinde petrol olmayan, tamamı doğal bitkilerden elde edilen plastik türü) plastikten ve geri dönüştürülmüş kağıttan üretilen kalemler,


kraft kağıtlarla yapılan ofis araçları,


ömrünü tamamlamış ağaçlardan flash diskler,


organik pamuktan üretilen t-shirtler,


suyla çalışan masa saatleri evet evet doğru duydunuz gerçekten suyla çalışıyor.



Ayrıca daha nicesi Panda Dükkan'da yer alıyor. Üstelik ömrünü tamamlayan ağaçlardan üretilen ürünler orijinal kokusunu da üzerinde barındırıyor..

Ürün kataloğuna troy.com.tr 'den ulaşabileceğiniz Panda Dükkan İstanbul Bostancı'da doğa dostu müşterilerini bekliyor..

PandaDukkan.org.tr
Ali Nihat Tarlan Cad. Değirmen Yolu Sk. Sefer Demirel İş MerkeziNo : 10/2 Bostancı – İstanbul



...

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Çarşamba, Ocak 12

Kara bir gün içindi hazırlanan herşey. Sanki sonun sonun bir provası, yokoluşun nedensiz bekleyişi gibi.. Kara siyahtan daha koyu, griden daha fazla baş döndürücü! Anlayabilmesi zor olduğu kadar anlatabilmek de kolay değildi onu.sonun

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed

Salı, Ocak 11

ımm aslında şey demek istedim.. :)


Öhm, sanırım ogünden bugüne ımm şey yani aslında birşeyler.. Galiba şunu demek istiyorum, ımm havadaki bulutlar beyazdır. Ama bazen yağmur yağması için birbirine çarparlar, yani şey korkuturlar beni. Bulutlar çirkindir o zaman hıhı aynen çok çirkindir, korkunçtur yağmur yağarken bulutlar. Imm hep, hep yağmuru daha güzel göstermek içindir bulutların kendilerini çirkinleştirmesi, bunu da biliyorum hıhı evet biliyorum. Yağmur daha güzel o zaman evet, yağmur kadar güzelini aradım hep zaten ben.. Yok ama yok hiç onun kadar saf temiz kimse; insan değil de obje olarak da yok o kadar saf ..



Olsun olmasın, olanlar var şey kadar, :$ şey yani kalbim kadar :+ :$ olsun kalp küçüktür gerçekten küçük, büyümez ama. Dünyaları alabilir bak bunu biliyorum ben.. Kırmızı mı dersen bilmem ki benim ki mor, kırmızı olsa daha çok kırılırdı herşeye.. Mor olduğu için farketmiyorlar bile, hehe..



Öhm ımm bi de başka bişey var; gazetelerin hep renksiz sayfalarını okurum ben, üstelik sabah gazete okumam ben, şey yani görsem belki okurum ama aklıma gelmez zaten. Gece okurum, gece hem de yatağımın yanındaki minik ampüllü abajurla okurum gazeteyi ben.. O abajurumu çok severim, çocukluktan kalan bir nesne, şey galiba tek nesne.. O abajur benle yaşıt, şey aslında ben 3 yaşındaymışım bana alındığında yani benden üç yaş küçük o.. Kardeşim benim o, şey yani benim hiç kardeşim olmadı aslında ondan başka.. şimdi böyle göründüğüme bakmayın, ben büyüdüm :).. 



Biliyor musunuz, pardon ya nerden bileceksiniz, onun rengi de mor; tıpkı kalbim gibi benim.. Şey ımm güneş gibi parlak olmak istiyor ama gücü yetmiyor gibi gelir bana hep.. Sabah kucağımda buruşmuş gazeteyle uyanırım hep hehe. Mor ışıklı abajur da hala yanıyor.. Imm aslında yandığını anlayamazsın çünkü güneş penceremden içeri vurduğu için abajurun ışığını bastırıyor. Sabah eğer solumdan kalkarsam abajurumun o halini gördüğüm için üzgün başlarım.. Şey ama genelde sağdan kaltığım için mutlu uyanırım sabah genelde, farketmem abajurun açık kaldığını, görünmez ki zaten.. Sabah çıktığım odama gece uyumak için dönerim sadece, abajurumdan mor ışık odamı kaplar hafiften, abajurumun üstündeki bulut figürü duvara yansır simsiyah bi gölge şeklinde, en çirkin bulut bu sanki, şey hep yağmuru hatırlatıyor bu gölge bana.. Ama yanında başka bi bulut yokki olsa birbiryle çarpışırlardı gök gürler yağmur yağardı hehe.. Gazete yatağımın içinde zaten, sabah öyle bırakmıştım çünkü, yine okuyacağım için atmadım çöpe..



Şeyy hıhı evet, aynı gazeteyi okuyorum ben.. Ama aynı yeri değil. Çünkü anlatılan bütün herşeyde tüm harfler kullanılıyor zaten, ben de anlattığım herşeyde bütün harfleri kullanırım.. Anlamsız da olsa yeni kelimelerim var benim, hepsini mor renkli kalemimle odamın beyaz duvarına yazarım. Unutmam ki, unutmam zaten.. Unutursam duvara bakarım, ilk başta anlamsız gelir hep öyle geliyor ama anlam yüklerim hemen ona :) ..



Benim için önemli olan kelimelerin şekli değil ki şeyy benim için önemli olan yani, aslında hangi anlamda olduğudur.. Mesela ımm şüb nedir dersen şüb dikenli kırmızı bi toptur :) ya da rşkeri ne dersen kırmızı beyaz renkte hiç bitmeyen bi çubuk şekerdir :) ..



Rüyalarım benim mordur, ımm aslında beyaz da vardır açık yeşil de ama en çok mordur..Yani aslında şeyy...



şizofrenik öyküler 1

devamı belki gelir..

Stumble
Delicious
Technorati
Twitter
Facebook
Yahoo
Reddit
Feed